Kemer Masaj Salonu-Masöz Esra
Kemer Masaj Salonu-Masöz Esra
Kemer Masaj Salonu-Masöz Esra Sözlerini bitirirken elini Edward’ın omzuna koydu, yaptığı bir ÅŸey deÄŸildi bu, onunla birlikte bahçenin sonuna kadar olan birkaç metreyi yürüdü, orada çürük tahta çit, uzayan otların arasında kayboluyordu. Çitin gerisinde beÅŸ dönümlük bir tarla bulunuyordu, koyunlar yoktu, birbirinden uzaklaÅŸan iki yol ÅŸeklinde geniÅŸ oraklar çizerek kümeleÅŸmiÅŸ düğünçiçekleri vardı. Lionel sonucunda piposunu yakarken yan yana durdular, Edward, yaşının gerektirdiÄŸi uyum yeteneÄŸiyle ÅŸoktan kabule olan sessiz geçiÅŸi sürdürdü. Elbette, hep bilmiÅŸti bunu. Annesinin durumunu tanımlayacak bir terim olmaması yüzünden Edward bir masumiyet içinde kalmıştı.
Annesinin herhangi bir durumda bulunduÄŸunu düşünmemiÅŸti bile, fakat bununla beraber onun farklı olduÄŸunu da hep kabullenmiÅŸti. Åžimdi bu sıradan adlandırmayla, görünmezi görünür kılan sözcüklerin gücü sayesinde çeliÅŸki giderilmiÅŸti. Beyni hasarlı. Bu terim mahremiyeti tüketiyor, annesini, her insanın anlayabileceÄŸi bir genel standartla, duygusuzca ölçüyordu. Ansızın bir boÅŸluk açılmaya baÅŸladı, bir tek Edward’la anası içinde deÄŸil, fakat aynı zamanda Edward’la en yakınındaki koÅŸullar içinde; kendi varlığının ve o varlığın daha önce uzanamadığı, gömülü duran çekirdeÄŸinin ansızın, keskin hatlarla belirlenmiÅŸ bir hayatiyete kavuÅŸtuÄŸunu hissetti, hiç kimsenin bilmesini istemediÄŸi parlak bir iÄŸne ucu gibiydi.
Kemer Masaj Salonu-Masöz Esra
Marjorie’nin beyni hasarlıydı, kendisininki deÄŸil. Kendisinin anası deÄŸildi Edward, kendisinin ailesi de deÄŸildi, günün birinde buradan gidecek ve sadece ziyaret için dönecekti. Åžimdi de bir ziyaretçi bulunduÄŸunu hayal etti, denizaşırı ülkelerdeki uzun bir ayrılığın peÅŸinden babasına eÅŸlik ediyordu, onunla birlikte tarlaların ötesine, geniÅŸ birer yol gibi dizilen düğünçiçeklerine bakıyordu, arazi tatlı bir eÄŸimle aÄŸaçlıklara doÄŸru alçalmaya baÅŸlarken yol ikiye ayrılıyordu. Bir yalnızlık duygusuydu tattığı, bu konuda suçluluk duyuyor, fakat duygunun pervasızlığı da coÅŸku veriyordu. Lionel oÄŸlunun sessizliÄŸinin ne yöne sürüklendiÄŸini anlar görünüyordu.
Edward’a annesine mükemmel davranılmış olduÄŸunı, hep nazik ve yardımcı olduÄŸunu ve bu konuÅŸmanın aslabir ÅŸeyi deÄŸiÅŸtirmediÄŸini söyledi. Gerçekleri öğrenecek yaÅŸa geldiÄŸini belirliyordu bir tek. O anda ikizler koÅŸarak bahçeye geldiler, aÄŸabeylerini arıyorlardı, Lionel sadece, “Söylediklerim hiçbir ÅŸeyi deÄŸiÅŸtirmez, hiçbir ÅŸeyi,” diye yineleyecek zaman bulabildi, sonra kızlar gürültüyle aralarına daldılar, yapmış oldukları bir ÅŸev hakkında fikrini sormak üzere Edward’ı eve sürüklediler. Fakat o günlerde Edward’ın hayatında çok ÅŸey deÄŸiÅŸmekteydi. Henley Lisesi’ne gidiyordu, çeÅŸitli öğretmenlerden kendisinin ‘üniversite malı’ olduÄŸunu duymaya baÅŸlamıştı.
Son yorumlar